1850'li yılların ilk yarısında bazı Kafkasyalı ailelerin gönüllü olarak Osmanlı topraklarına göç ettiği bilinmektedir. Kırım savaşı sırasında mecburî bir hareket haline gelen göç olayı, 1862-1865 yılları arasındaki üç yılda zirveye ulaşmış ve 1877-1878, 1890-1908 yılları arasında yoğunlaşarak 1920'lere kadar süregelmiştir. Kafkasya'dan yola çıkan göç kafilelerinin hareketlenme zamanları Osmanlı-Rus ilişkilerindeki değişiklikleri yakından takip etmiştir. Kafkasya'dan Osmanlı ülkesine doğru gelişen tarihi bir mecburiyetin doğurduğu bu kitle göçleri, Osmanlı Devleti'nin sosyal, etnik ve dinî kompozisyonunu radikal olarak etkileyen bir nüfus hareketidir. Bu göç üzerine oluşmuş zengin literatürde, kaynakların çoğunda Türk-Turan kökenli boylar -varlıkları bilinmesine rağmen- herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan "Kafkasyalı" veya daha çok "Çerkes" genel adı ile adlandırılmışlardır.
Çarlık Rusyası sömürgeciliği, istila ettiği toprakların hiç bir yerinde Kuzey Kafkasya'da yaptığı tahribatı yapmamıştır. Kırım Harbi sonrasında 1858'de daha 20 yıl önce 1838'de Petersburg'ta kurulanv Kafkasya Komitesi'nin planı uygulanmaya başlanmıştır. Bu plana göre KUzey Kafkasya halklarının üçte biri anayurtlarından göç ettirilerek bunlardan boşalan topraklar Rus-Kossak köylülerine verilecek ve bölgeye Çarlık idarî ve askerî personeli de iskân edilecekti. Rus yazarı General R.A. Fadeyev, "Kafkasya Mektupları" adlı eserinde 1899'da, Kafkasya Komitesi'nin bu planından sözederken: "Sonradan gelişmelerin de teyid ettiği gibi bu projenin uygulanmasıyla Dağlıların çoğunluğunun Rus Çarı'na biat etmeyerek Osmanlı Devleti'ne gidecekleri tahmin ediliyordu. Kitleler halinde sürülen Kafksayalı yerli halk, Karadeniz kıyılarına sevkediliyor ve zorla gemilere bindirilerek Anadolu'ya doğru yola çıkarılıyordu." şeklinde bizzat yaşadığı olayları anlatmaktadır.